16 Aralık 2014 Salı

Neden mi esmer gelincik?


Çocukluğumdan beri en sevdiğim çiçektir Gelincik.  Hüzünlü, narin ve esmer…





Kendi halinde bir çocuktum. Ailemden oyuncaklar istemez, kendi ürettiğim ve bazen türettiğim şeylerle oynardım. Kimi zaman bir taraktı bu, kimi zaman bir çorap.  Çoğu zaman kağıtlara bebek resimleri çizip, onları kesip oynadım. Kağıttan barbi bebeklerimdi onlar benim. Öyle çok barbi bebeğim vardı ki… Köye gidince de gelincik çiçekleri ile oyun oynardım, konuşurdum, dertleşirdim. O zamanlar büyüyüp evlenince bende kırmızı gelinlik giyinip gelincik olmak isterdim. Çok severim gelincikleri çok. Onları dalında seyretmek daha büyük zevk veriyor şimdi.

Gelincikler; kırmızı gelinlik giyinmiş, esmer uzun saçlı gelinlerimdi benim fakat gelincik çiçeği; hüzünlü, yaralı kalpleri, kavuşamamayı, unutamamayı simgelermiş… Bitmeyen bir aşkın, bitmeyen şarkısıymış meğer gelincik.


Bundandır ki; Farid Farjad’ın kemanını ağlatan bir hüzün olmuş… Ve yüreğinde gelincikler açanlar bilirler!  O nerede isterse orada karşılar baharı. Ve ne zaman bir gelincik görsem yüzümde bir tebessüm belirir, mutlu olurum.  Gelinciğin hüznünü, yalnızlık eşliğinde mutlaka dinlemelisiniz. Gözlerinizi kapatıp koyu kırmızı ve yeşilin hakim olduğu bir tarlada olduğunuzu düşleyip dinlemenizi tavsiye ederim. Benim gibi yazmayı sevenler ise eline kağıdını, kalemini alıp öyle dinlemeli ki yüreğindeki gelincikler dile gelsin...




Gelincik sevgidir, gelincik sevgilidir… Rüzgara direnen güçlü çiçek, dokunursanız yapraklarını dökecek kadar da narindir.  Gelincik ismi geleneksel Türk gelinliklerinin kırmızı olmasından gelirmiş. Ve bir bölgede çok asker ölürse orada gelinciklerin açtığı rivayet edilirmiş. Romalılar da ise karasevdaya düşenlere gelincik çiçeğinin şerbeti içirilir, bunun aşk acısını hafiflettiği düşünürlürmüş. Öyle yabani ot deyip geçmeyin, ne acıları, ne hüzünleri, ne düğünleri simgelemiş…



Çocukluğumda ki hayalimi kırmızı nişan elbisesi giyinerek gerçekleştirdim. Gelincik oldum bende; Narin, hüzünlü ve esmer… 




14 Aralık 2014 Pazar

İlk blog yazım, heyecanım ve ben...


Merhaba, bloğuma hoş geldiniz.


Anneanne yadigarı olan ismini son derece seven,soyadına sevdiği adamın soyadını eklemiş; evli, meraklı, duygusal, biraz çocuk ruhlu ve birazcık da dili keskin biriyim.

Terazi burcu olmamın artısı olarak düşündüğüm sanata olan meyilim sayesinde; resim, şiir, fotoğraf ve makyaj alanında oldukça ilgiliyim ve yemek konusunda da elimin lezzetli olduğu söylenir.

7,5 aylık doğduğum için mi bilmem fazla sabırsızım, beklemeyi ve belirsizliği hiç sevmiyorum.


En sevdiğim çiçek Gelincik, en sevdiğim sanatçı Kıraç, en sevdiğim şair Ümit Yaşar Oğuzcan.



Bu blogda hayata dair deneyip memnun kaldığım ve denenmeye değer bulduğum tecrübelerimi ve benliğimi sizlere yansıtacak paylaşımlarda bulunacağım. Kısaca; hayata dair aklınıza gelebilecek birçok şeyi burada bulabileceksiniz.

Ruh halime göre daldan dala atlayacağım bu blogda düşersem gülmeyiniz diyerek ilkyazımı sonlandırıyorum. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Diğer yazılarımda buluşmak üzere,



Sevgiyle kalın.